Tarihimizi Doğru Öğreniyormuyuz ? / 3

Mehmed Niyazi Özdemir makaleleri ile devam ediyoruz.

¬¬¬¬¬

Yusuf bin Hammer - 2

Son dönem tarihimizi Osmanlı Devleti temsil etmektedir. Devlet-i Aliyye’ye dair bilgilerimizin, kanaatlerimizin esasını Hammer’in “Osmanlı Tarihi” adlı eseri oluşturmaktadır.

Hammer'ın Osmanlı Devleti Tarihi'nin Mehmed ATA bey tarafından yapılan ilk tercemesinin Türk Tarih Kurumundaki nüshası 

Çünkü ondan sonra yazanlar onu esas almışlar; ya onunkine bir şeyler ilave ederek ya da bir şeyler çıkararak Osmanlı tarihi hakkında eserlerini meydana getirmişlerdir. Tarih şuurumuzun, son dönemle ilgili tarih bilgilerimizin kaynağı Hammer’dir.

Şimdi kendime soruyorum; tarih şuurumuzdan memnun muyuz? Son dönem tarihimize ait bilgilerin ne kadarına inanıyoruz?

Ceddimiz bir tek Müslüman olmakla öğünürdü. Müslüman olduktan sonra kurdukları bütün devletler İslami esaslara dayanıyordu. Hayatlarını düzenlemeleri, dostlukları, düşmanlıkları temellerini hep bu kaynakta bulurdu. İslam’ın temel ilkelerinin arasında yer alan şu kuralın altı çizilmelidir; günahsız bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir. 

Hammer’den öğrendiğimize göre Osmanlı Devleti, devlet değil, bir mezbahanedir. Vatandaşına “Vediatullah”, yani “Allah’ın emaneti” diyen Osmanlı, o kafaları nasıl kesmiştir? Yoksa bizim öğrendiklerimizde mi sıkıntı var?

Tarih, milletin hafızasıdır. Tarihini bilmeyen veya yanlış bilen millet, zihin özürlüdür. Tarihimizi doğru bilmeliyiz ki, bastığımız yeri analiz, milletçe geleceğimizi inşa edebilelim. Bugünkü dağınıklığımızda, şuursuzluğumuzda, meselelerimizi tahlil edemeyişimizde, mantıklı düşünme yeteneğine sahip olamamamızda, tarihimizi yanlış bilmemizin payı yok mudur?

İngiliz tarihçi Arthur Sharaton, “Mimar Sinan Biyografisi” adlı eserinde Türk tarihiyle ilgilenen Avrupalı tarihçilerin biricik emellerinin Türkleri tarihlerinden koparmak olduğunu yazıyor. Sharaton’un hükmüne Hammer dahil mi, değil mi araştırmasını kesinlikle yapmalıyız; ancak ondan sonra Osmanlı tarihi üzerinde sağlıklı düşünebilir, içinde bulunduğumuz ortamı tahlil edebiliriz.

Hammer’in yazdıklarının baştan aşağı yanlış olduklarını söylemek istemiyorum. Zaten doğruluğuna dair güven telkin etmeseydi, etkili olması mümkün değildi. Fakat yeri gelince öyle şeyler yazmış ki, adeta zihinlere dinamit yerleştirmiş.İşte bütün mesele burada düğümlenmektedir. Bunları bilerek mi yapmıştır, yoksa safiyane yanlışlar mıdır? Her yanlışta maksat aramak vesveseden başka bir şey değildir; çünkü iş yapan yanlış yapar; ciltlerle yazan ne yapmaz ki?

Hammer’in yazdıklarına göre; 
Osman Gazi, amcası Dündar Bey’i öldürerek bey olmuştur. Dündar Bey, Osman Bey’in babası olan Ertuğrul Gazi’nin ağabeyidir. Osman Bey tahta çıktığı zaman Dündar Bey yaşasaydı, 116 yaşında olacaktı. O günün şartlarını, hele göçebe, meşakkatli Yörük hayatını düşünürsek, bir insanın bu kadar uzun süre yaşayabileceğine ihtimal veremeyiz. Yaşasa bile artık o, beylik için mücadeleden düşmüştür. Fakat bu mücadele Osmanlı tarihi bakımından son derece önemlidir. Daha devlet kurulurken temellerinin kan ve gözyaşı üzerine atılması dikkat çekici bir husustur.

Baştan üç Osmanlı padişahının okuryazar olmadığını Hammer yazıyor. Bilecik valiliğini bırakmak istediği büyük oğlu Alaattin’i okutması için Osman Gazi, Şeyh Edebali’ye medrese yaptırdı. Bilecik valisinin öğretimini düşünen Osman Gazi’nin, devletin başına geçecek oğlu Orhan’ı cahil bırakmasının mantığı olabilir mi?

I. Kosova Savaşı’ndan bir akşam önce, güdülecek taktik ve stratejiyi tespit için padişahın çadırında Divan toplandı. Divan’ın dağılmasının ardından I. Murad dua eder. Sonra da Solakzade ve Sadeddin Efendiler’in rivayetlerine göre ;

“Ab-ı ruy-ı Habib-i Ekrem için 

Kerbela’da revan olan dem için 

Şeb-i firkatte ağlayan göz için 

Reb-i aşkında sürünen yüz için”

diye başlayan uzun mersiyeyi gözyaşlarıyla ezbere okuduktan sonra sabaha kadar Kur’an-ı Kerim tilavet eder. Bu bilgiler ilk kaynaklarda bulunmaktadır. Hammer’in de bunları okumadan tarihini yazdığı düşünülemez. Okur yazar olmayan biri uzun mersiyeyi nasıl ezberleyecek, Kur’an-ı Kerim tilavet edecekti

Peki neden okur yazar olmadıklarına vurgu yapıyor? Bunun Türk devletlerini kuranların cahil, zorba insanlar olduklarını söylemekten başka anlamı var mı? Böyle insanların hukuka dayalı devlet değil, zorba devlet kuracaklarını ihsas ettirdiği çok açık

Tabii iş burada bitmiyor; haftaya kısmetse bazı örneklerini inceleyeceğiz.

Mehmed Niyazi Özdemir

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayasofya-i Kebir Câmi-i Şerîfi ve Sekiz Büyük Levhası

İslam'ın İbadete Çağrısı ; Ezan

Uzak diyarlardan İrlanda'ya kadar uzanan Osmanlının şefkatli eli